Bisikletle Kamplı İznik Turu 1.gün
Uzun zamandır yapmayı düşündüğüm bisikletle kamplı turu nihayetinde gerçekleştirdim.
Bu turu yapmayı çok istiyordum ama aklımda bazı soru işaretleri vardı, kamplı tur hoşuma gidecek mi, çadırda kalmaktan memnun olacak mıydım vs... gibi soru işaretlerinden dolayı ilk turumu olabildiğince masrafsız halletmeliyim diye düşündüm. Oldu ki hoşuma gitmedi kamplı tur yapmak, tur için aldığım çadırı, kamp malzemelerini, bisiklet aksesuarlarını vs... kolaylıkla gözden çıkarabilmeliyim diye düşündüm. Milyarlarca lira harcayıp tek sefer kullanıp elden çıkarmaya çalışmak çok sinir bozucu olacaktır.
Bu sebepten bir önceki yazımda anlattığım gibi heybeleri elde bulunan çantalardan yaptım.
Çadır, uyku tulumu ve mata toplamda 50tl harcadım, yaz aylarında gayet iş görüyorlar ama gece soğuk olursa veya yağmur yağarsa vay halime :)
Kamp ocağı almadım ama uzun turlarda kesinlikle şart her yerde ateş yakacak imkan yok olsa da zaman olmuyor.
Bisiklet için tamir bakım aletlerinin hepsi mevcuttu.
Bisiklet bagajı arkadaştan hediye geldi, fenerdir, sağlık malzemeleri vs.. olsun hepsi evde bulunan malzemelerdi.
Kısaca bu tura çıkarken, malzemelere sadece 50tl harcadım.
Gelelim tura; bir gün önceden bütün hazırlığımı yaptım ve sabaha sadece çantaları bisiklete yükleyip pedal çevirmeye kaldı. Gece 4:30 da uyandım, ufak bir atıştırma ve çantaları bisiklete yükledikten sonra baktım ki epeyce zaman geçmiş, ilk tura çıkıyor oluşum ve acaba şunu unuttum mu diye diye fazla vakit kaybettim, tüm kontrollerime rağmen güneş kremini unutum :) ehh! biraz kollarım yandı doğal olarak.
Bu turu yapmayı çok istiyordum ama aklımda bazı soru işaretleri vardı, kamplı tur hoşuma gidecek mi, çadırda kalmaktan memnun olacak mıydım vs... gibi soru işaretlerinden dolayı ilk turumu olabildiğince masrafsız halletmeliyim diye düşündüm. Oldu ki hoşuma gitmedi kamplı tur yapmak, tur için aldığım çadırı, kamp malzemelerini, bisiklet aksesuarlarını vs... kolaylıkla gözden çıkarabilmeliyim diye düşündüm. Milyarlarca lira harcayıp tek sefer kullanıp elden çıkarmaya çalışmak çok sinir bozucu olacaktır.
Bu sebepten bir önceki yazımda anlattığım gibi heybeleri elde bulunan çantalardan yaptım.
Çadır, uyku tulumu ve mata toplamda 50tl harcadım, yaz aylarında gayet iş görüyorlar ama gece soğuk olursa veya yağmur yağarsa vay halime :)
Kamp ocağı almadım ama uzun turlarda kesinlikle şart her yerde ateş yakacak imkan yok olsa da zaman olmuyor.
Bisiklet için tamir bakım aletlerinin hepsi mevcuttu.
Bisiklet bagajı arkadaştan hediye geldi, fenerdir, sağlık malzemeleri vs.. olsun hepsi evde bulunan malzemelerdi.
Kısaca bu tura çıkarken, malzemelere sadece 50tl harcadım.
Gelelim tura; bir gün önceden bütün hazırlığımı yaptım ve sabaha sadece çantaları bisiklete yükleyip pedal çevirmeye kaldı. Gece 4:30 da uyandım, ufak bir atıştırma ve çantaları bisiklete yükledikten sonra baktım ki epeyce zaman geçmiş, ilk tura çıkıyor oluşum ve acaba şunu unuttum mu diye diye fazla vakit kaybettim, tüm kontrollerime rağmen güneş kremini unutum :) ehh! biraz kollarım yandı doğal olarak.
Gün ağarırken
Her şey hazır, yola çıkmaya hazırız demir atımla
Bozüyük`te bir çay molası verip yola devam ediyorum, Bozüyük çıkışından sonra Bilecik`e 26 km var
Eskişehir - Bozüyük arası genelde buğday tarlalarıyla dolu olduğu için manzara hep sarı, Bozüyük'ten sonra yeşillikler başlıyor
Kısa bir su molasını değerlendirip bisikletimin fotoğrafını çekiyorum.
Sabah yola çıktığımdan beri rüzgar karşıdan esiyor ve çok zorlayıcı oluyor. Normalde pedal basmadan 40-50 ile gittiğimiz yolları pedallayarak 20-25 ortalama il zor gidiyorum, bayraktan da anlaşılacaktır rüzgarın şiddeti
Bilecik`e hiç girmeden transit yoldan devam ediyorum.
2465 metrelik Osmangazi Tüneli, inanılmaz zor oldu buradan geçmek, sanırım bir daha kullanmam, trafik çok tehlikeli, kenarda hiç boşluk yok, kaldırım gibi bir yer var oraya çıktım, orada da 50cm uzunluğunda beton kapaklar var altından kablo geçiyor, logar kapağı gibi zıplaya zıplaya 2465 metre yol aldım, Bilecik rampasına katlanırım buradan geçmem :)
Rüzgar daha da şiddetleniyor
Hep aksilikler devam ediyor, rüzgar işi zorlaştırırken bir de lastik patlıyor
Sakarya nehri gözüktü sonunda
Osmaneli yolu gözüktü sonunda birazdan o tepeye tırmanacağım, çok kısa ve dik bir rampa çıkacağım tek tesellim sola dönünce rüzgar yandan gelir belki dedim ama yine tam karşımdan esmeye devam etti
Karpuzuyla meşhur Osmaneli, eğer yemediyseniz kesinlikle tavsiye ederim, Adana ve Diyarbakır karpuzundan farklı oluyor tadı. Ben ne zaman geçsem buradan karpuz mevsiminde veya pazarda görürsem kesin alırım
OSMANELİ İstanbul-Bağdat-Mekke yolu üzerinde bulunmaktadır.Avrupa'dan Anadolu'ya, Anadolu'dan Avrupa'ya giden kavimler,ordular ve aşiretler buralardan geçmişlerdir. Etiler, İyonlar, Yunanlılar, Traklar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılara ait tarihi kalıntılar bulunması; OSMANELİ nin çok eskiden beri yerleşim yeri olduğunu göstermektedir.
Osmaneli 1308 yılında Osmangazi tarafından Osmanlı topraklarına katılmış, 1805 yılında Ertuğrul Livası kurulmuş, 1926 ya kadar Livanın merkez İlçesine bağlı bir nahiye iken bu tarihte Bilecik İline bağlı bir ilçe olmuştur. Osmaneli'nin yüzölçümü 526 km2, nüfusu ilçe merkezi 12 814 olmak üzere toplam 21.070 tır. 27 köyü vardır. Rakım en düşük 80 m, en yüksek 926 m, ilçe merkezi ise 100 metredir.
Ayvası, karpuzu, zeytini ve bir çok tarım ürünü meşhurdur.
Osmaneli girişi
Öğlen yemeği vakti karnım da epey acıkmıştı ve bulabildiğim tek yer burasıydı. Mantıcı ve köfteci diye geçiyor.
Yediğim en tatlı eriklerden birisiydi, şeftali eriği diye geçiyor, şeftaliyle aynı dönemde oluyormuş. Bir tane yemek için durdum ama dayanamayıp 4-5 tane yedim :) hakikaten bir çok tarım ürünü meşhur olmaya aday Osmaneli`nin
Osmanelinden çıkıp İznik yoluna döndükten kısa bir süre sonra rampalar başlıyor, rüzgara karşı gidilen 130km üzerine , öğlen sıcağında bir de yük varken epey yorucu oldu bu rampalar
Aşağı yukarı 10km yol alıp 300 metre tırmandım.
Karşıdaki tepenin yanından geçeceğiz ve tırmanışımız bitecek
Giderek yükseliyorum
Osmaneli çok gerilerde kalmaya başladı ufukta gözüken yer Osmaneli
Sonunda bitmek üzere rampalar ama ben de bitmek üzereyim
Zeytinlikler
Ufukta Osmaneli
Gideceğimiz yol karşıdaki tepenin eteklerinden İznik yolu geçiyor
Hava sıcaklığı 39,5 derece olmuş, karşıdan esen rüzgar, tırmanış, sıcaklık bütün enerjimi tüketti
Para bulsam bu kadar sevinmezdim bu çeşmeyi gördüğümdeki kadar, suyu çok güzel ve çok soğuktu uzun süre dinlendim burada. Osmanelinden çıktından sonra rampalara başlamadan önce bir çeşme var rampalardan sonra da bu çeşme var ve İznik`e kadar başka çeşme yok.
veeee sürpriz :) eriklere dalmıştım yanıma almayı da ihmal etmedim soğuk suda uzun süre bekletip öyle yedim soğuk soğuk çok iyi geldi
Sonun da İznik tabelasını görüyorum, tabeladan sonra da 3km kadar gidiyorum
Göl manzarasında biraz dinleniyorum
Çadırdan güneşin batışı :)
İznik hakkında kısaca:
İznik'te ilk yerleşimin M.Ö. 2500 yıllarına uzandığı sanılmaktadır.
İznik, Selçuklular'ın ve Osmanlılar'ın da başkenti olmuştur. İznik 1331 yılında Osmanlı orduları tarafından ele geçirilmiştir. Osmanlı idaresinde İznik, sanat, ticaret ve kültür merkezi oldu.
Ağır sanayi yatırımlarının bulunmadığı İznik ovası, zeytin, üzüm, şeftali, kiraz, erik, armut,elma, ceviz, domates, taze fasulye, brokoli, brüksel lahanası ve toprağının olduğu kadar ikliminin de elverişli olmasından dolayı birçok sebze ve meyve yetişmektedir.
Daha detaylı bilgi için bakınız
Ayrıca: Eski futbolcu, İznik sporun sevdalısı, İznik spor`un her şeyi :) yardım sever, iyi kalpli, müthiş abimiz Ali Osman abiye de yardımlarından dolayı teşekkür ederim :) ve asıl Ali Osman abiyle tanışmama vesile olan ama hıyarlık edip adını sormayı unuttuğum arkadaşa da teşekkür ederim. Bir çok konuda yardımcı oldular bana.
Yarın 2.günü anlatacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum yaparak katkıda bulunabilir ve yazının daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsin.