3. günü sabahı Yaşa Amcanın sesiyle uyandım, ben saati 5`e kurmuştum sağolsun benden önce uyanmış ve beni uyandırdı.
Üst başı değiştirip hazırlığı tamamlayınca yola çıkmak için hazırdım,
Yaşa Amca benim için bir kremalı bisküvi, bir çizi bir de soda hazırlamış :) onları çantaya atıp bir bardak su içip yola koyuldum.
İznik`te son gecemde misafiri olduğum Emekli Öğretmen Yaşa Amcaya teşekkürlerimi iletirim. Eskişehir`e döndüğümde mesaj atmıştım, hemen aradı beni yolculuğumun nasıl geçtiğini sordu. Süper bir insan, ömrümün sonuna kadar unutmayacağım ve her fırsatta anlatacağım yaptığı iyilikleri.
İznik-Yenişehir yolu başlangıcı bakmayın böyle düz olduğuna ilerideki dağlara tırmanacağım birazdan başıma geleceklerden habersizim :)
|
Rampalar başladı ve zirveye kadar hemen hemen bütün yol bu şekilde |
|
Bu da başka bir rampa manzarası, boş bisikletle zevkli olur ama, arkada 40kg`a yakın yükle hiç zevkli olmuyor |
|
Yavaş yavaş zirveye yaklaşıyorum, İznik gölü giderek uzaklaşıyor. |
|
Yavaş yavaş yol alırken bir su sesi duyuyorum, hemen durup bisikletten ne olduğuna bakıyorum, şöyle bir şey görüyorum ağaçların arasından, o da ne? havuz mu lan o deyip dalıyorum toprak yoldan yayan olarak |
|
| Evet bir su toplama havuzu, bahçeye gelen su kesilirse, ağaçları idare etmek için bu şekilde su toplama havuzu oluyor genelde meyve bahçelerinde. Sabahın erken saati olması nedeniyle fazla hararet yapmamıştı vücudumun yoksa kesin girerdim buraya :) sadece elimi yüzümü yıkayp devam ediyorum, ama keşke 1.gün öğlen rastlasaydım böyle bir yere demeden de duramıyorum |
|
Hemen hemen zirvedeyim son kez İznik manzarasını çekiyorum |
|
Şurayı da aşınca iniş başlıyor, ama ben bittim rsmen. 10km boyunca yer yer %10 eğimli rampa çıktım 40kg yükle ve sadece bir bardak su içmiştim. |
İniş başladıktan sonra gözlerim çeşme aramaya başladı, hem durup sularımı dolduracağım hem terli olan üzerimi değiştirip, bisküvileri atıştıracağım
Çeşmeyi buldum, bisküvimi yerken bir misafir geliyor, boynunda da kocaman çamaşır ipi, çocuklar bağlamış sanırım, yanıma gelince yediğim bisküviden ona da verip bana alışınca boynundaki ipi çıkarıyorum.
Kereta hemen havaya girdi
Ben üzerimi değiştirirken poşet sesleri geliyordu, pek dikkate almamıştım baya uğraştı, arkamı döndüğümde ne göreyim bizim kerata benim çiziyi patlatmış afiyetle yiyiyor. Ben de çizi var diye elimdeki bisküviden bol bol vermiştim ona, benim kahvaltı yalan oldu.
|
Ayçiçek tarlalarını çok seviyorum ama bir türlü istediğim pozu yakalayamadım, en iyisi buydu |
|
Yenişehire vardım sonunda tek üşüncem börek ve süt yemek :) |
|
Yenişehir merkezinde bulunan saat kulesi ama yolumun üzerinde börekçi göremedim ben de durmadan devam ettim. |
|
Yenişehir`den çıktıktan sonra Söylemişler köyünün bakkalından helva yoğurt ve ekmek alıp kahvaltımı orada yaptım. Tam bir çiftçi köyü, herkes traktöre atlamış tarlalarının yolunu tutmuştu. |
|
Ayçiçek tarlaları, hastayım size :) Yenişehir İnegöl arasında bol bol ayçiçek tarlası mevcuttu, işin kötü tarafı güneş solumdan vuruyordu ve ayçiçekleri o taraf bakıyordu ama tarlalar da genelde hep sol taraftaydı :( o yüzden tam istediğim manzarayı yakalayamadım |
|
Acayip sinir bozucu bir manzarası vardı bu barajın, sözde baraj ama her yer kup kuru, hiç yeşillik yok ve suyun rengi kahverengi gibiydi |
|
İnegöl`e 18 yaşındayken gitmiştim, bu cami çok ilgimi çekmişti o yaşta, resmini çekmeden İnegölden çıkmam demiştim kendi kendime :) |
İnegöl`e geldiğimde hava iyice ısınmıştı saat 11:30 civarıydı, bir önceki gün İznik gölünde fazla yüzmüşüm, bunun sonucu bacaklarım çok yorgundu, İznik-Yenişehir arasındaki 10km`lik tırmanış beni fazlasıyla yordu ve çok vakit kaybettirdi. Bu noktada İnegöl`den Eskişehir`e otobüsle dönmeye karar verdim.
İnegöl otogara gittiğimde Eskişehir otobüsü yoktu henüz, sonra Nilüfer Turizm otobüsü geldi yazıhanesine gidip bisikletim olduğunu söyledim, bagajları müsaitse hemen bilet almak istediğimi belirttim, yazıhanedeki görevliyle beraber otobüsün muavininin yanına gittik, durumu izah etti, muavin de sağolsun yardımcı oldu bagajda biraz düzenleme yapıp yer açtı, hem de öyle böyle yer değil, hiç tekeri, seleyi, çantaları vs.. sökmeden bisikleti yan bir şekilde koydum bagaja, biletimi alıp otobüse bindim, İnegöl`ü çıktıktan sonra uyumuşum Eskişehir girişinde açtım gözlerimi. Nilüfer Turizm`e ve çalışanlarına yardımlarından dolayı teşekkürlerimi iletmek isterim.
Eskişehir`de otobüsten indikten sonra eve gittim, gün sonunda yaptığım km 79km`di.
1.gün 160km yol yapmıştım.
2.gün 11km yapmışım İznik içerisinde
3.gün de 79km
Toplamda 250km lik bir tur oldu.
İlk turum olması nedeniyle bir çok hatam oldu, gereksiz yere kendimi yorduğum durumlar oldu yüzmek gibi mesela, dinlenmeme dikkat etmedim, sabahları çok zayıf yiyeceklerle yola çıktım vs.. zaten bu tarz hatalarımın olacağını bildiğim için yakın bir rota seçmiştim. Bir problem olduğunda otobüsle eve gidebilmeliyim bir kaç saat içerisinde diye düşündüm.
Hatalarıyla, zorluklarıyla, güzellikleriyle mükemmel bir deneyim oldu benim için, herkesin yaşaması gereken bir deneyim demeyeceğim, çünkü; herkesin çok güzeldi diyeceği deneyimler değil bunlar ama bisiklete sevdalıysanız bu deneyimi kesinlikle yaşamalısınız.
Şahsen aşıyı aldım artık, bulduğum her fırsatta kamp yapmak için yollara düşerim. İlk işim de daha iyi kamp malzemeleri olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum yaparak katkıda bulunabilir ve yazının daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsin.